11 Haziran 2005

Seyir Hali


"Los Endülüs istikametinden, Fatsa istikametine devam etmekte olan öz fatsa express'in sayın yolcuları. mola süreniz dolmuştur. yerlerinizi almanız önemle rica olunur" anonsuna uyandığımda ağzımdan akan sızıntı çoktan çenemin alt bölgelerine ulaşmıştı. cama doğru kaykıldığım yerimden hızlıca doğrulup, apar topar sildim sızıntıyı. gözlerimi ovuşturup camdan dışarıya bakarken bir yandan da hayıflanıyordum feribotla okyanusu geçerken uyuyakalıp aşağıya inemediğime.

Yeni yeni kendime gelip, gördüğüm rüyanın etkisinden kurtuluyordum. Olacak iş değildi zaten. bir yerlerim açıkta kalmış diyeceğim ama her yerim zaten açıktaydı. olsa olsa yukarından serin hava üfleyen yuvarlak delik bir yerlerime isabet ettirmişti havasını. los angles nere, fatsa nere? Afyon' da durduğumuz bu dinlenme tesisi nere..?

Aşağıda bir görevli tez hareketlerle otobübüsün camlarını yıkıyor, yanıbaşımızdaki otobüsün yolcuları yerlerini alıyor, bizim otobüse binmeye hazırlanan yolculardan bir kısmı ciğerlerinin çekiş kuvvetini tam yol ileri almış, sigaralarını sebil etmemek icin iyicene körükleyip merdivenin ilk basamağına basarken izmariti ıslak zemine bırakıyorlardı. " yolu da uykuyu da yarıladın ha" deyip, eheh, zeheh şeklinde gülerek yanıma oturdu bey amca. ben de gözlerimi kısıp hafifçe gülümseyerek karşılık verdikten sonra dışarıyı izlemeye devam edeyim istedim. hay istemez olaydım. yanımızdaki otobüs yavaşçana hareket ederken o bildik, o mide bulandırıcı, o kafa karıştırıcı hadise cereyan etti. ben bir bizim otobüsün geri geriye hareket ettiğini sanıyor, bir yandaki otobüsün ileri ileri gittiğini sanıyordum. Sanki bu sırrı keşfedemeyeceğim de bu sır yandaki kaptanla birlikte son durağa kadar gidecekmiş gibime geliyor, iyiden iyiye midem bulanıyordu. Zaten bir gazete, mecmua, kitap okumak midemi bulandırırdı, bir de bu içler dışlar çarpımı gibi hadise. Neyse ki gerçek kısa sürede gün yüzüne çıktı, karanlıklar aydınlandı ve "sağ selbeest" nidaları eşliğinde karayoluna giriverdik... Kaptan, muavinin telefonunu bipletip yanına çağırırken ben ise iç bölgelere eylediğim bu yolculuğu diğerlerinden ayıran "kalbim egede kaldı" hissi ile birlikte yeni rüyalara ve ağzımdan çeneme doğru akacak sızıntılara yelken açtım... ücretsiz yolcu servisimiz ile kollarını açmış beni bekleyen yeni hayata yaklaşırken kalbim egede, firmanın ikramı üzümlü kek de servis sehpası altındaki filede kalmıştı... haziran2005 deLLy

Hiç yorum yok: