09 Haziran 2005

ama senden ayrı gezen yürek değil beden oldu

Haldun Taner Sahnesi önünde buluşmak için sözleşmiştik.

Rıhtımın karşısındaki ışıklarda, minibüsten atladığım gibi karşıya geçtim.bu önemli anı yaşamaya ramak kalmıştı. fakat ben minibüsten indiğim köşedeki bankamatikler önünde uzun kuyruk oluşturmuş emekli, dul ve yetim kadar gergindim. İstanbuldaydım uzun süredir ama bir ilki yaşayacaktım. Bu meşhur buluşma yerinde ilk kez bir kız arkadaşımla buluşacaktım. daha önceleri gerek maça, içmeye vs gitmek, gerekse karşıya geçmek için arkadaşlarımla buluşmuştum tiyatro binası önünde ama hepsi erkekti ve buluşma anlarının hiç bir egzotikliği, ne bileyim hiç bir romantikliği yoktu. ha postane önünde, ha hela önünde ha burada buluşmuşuz, bunların hiç bir önemi yoktu.

İşte, oradaki- buluşma yeri vitrininde- erkek arkadaşını bekleyen en alımlı, en güzeldi o. Bense meydanda kız arkadaşına doğru ilerleyen en çaresiz, en kendini kötü hisseden, en zihninde sorulara cevap arayandım. Rıhtımı mesken edinmiş küçük esmer bir şopar arkadaş peşime takılmış, bir adet Big Babool satmaya çalışıyordu. Durum, rıhtım delikanlısı kız arkadaşı derdinde, elin şoparı üj-bej sıpani derdinde gibi görünse de, daha vahimdi .zira aynı kulvarda koştuğum diğer bir "heyecanla kız arkadaşına doğru ilerleyen" model hemcinsimin peşine takılan başka bir esmer sevimli arkadaş ona çiçek satmaya çalışıyordu. Benim peşimdeki esmer ufaklık ya bendeki "heyecanla kız arkadaşına doğru ilerleyen" rıhtım delikanlısı havasını alamadı, ya da benimle aynı amaca sahip hemcinsim buranın sürekli müşterilerindendi ki çiçekçinin hedef kitlesine girmişti.

Bari selpakçı takılsaydı peşime diye iç geçirmekten alıkoyamazken kendimi benimkisi umudunu kesmiş, rotayı başka müşterilere çevirmişti bile. Bu güzel anın, bu ilkin keyfini çıkarmam için çok da geç değildi. Tekrar heyecanlı, gözlerim parlar vaziyetime geri döndüm.Henüz beni görmediği için son bir kez üzerime başıma bakıp kalabalığın arasından sıyrıldım son elli metrede ve dibinde bittim.

Merhabalaşmanın ardından acelesi olduğunu söyledi ve elime tutuşturduğu ders notlarıyla ilgili hususları hızlı hızlı bildirip peşine takılan ve artık hiç de gözüme sevimli gözükmeyen az önceki çiçekçi şopar eşliğinde meydan kalabalığına karıştı...
almadığım Big Babool içimde patlamıştı ne yazık ve heyecanım balon olup uçmuştu. Ne yaptığımı bilmez halde yediğim onlarca midye dolma, akabinde rıhtım meydanındaki büfeden yediğim 2 sosu az bol turşulu sosisli ve içtiğim bir bardak limonatanın ardından sağlıklı düşünmeye başlamış, kimseye kızgınlık duymadan, içimde kalan ukteyi dolduran haldun taner sahnesi oyuncularına teşekkür ederek yurda giden otobüsün yolunu tutmuştum bile.

Ben bir Red Kit idim, elimdeki sınırsız akbil de düldül...

delly©2005

Hiç yorum yok: