28 Ekim 2010

Seni Uzaktan Sevmek

Tribüne uzak, taşralı bir Fenerbahçelinin, winamp listesinin ilk sırasındadır bu şarkı. Benim de öyle: "Seni uzaktan sevmek, aşkların en güzeli"...

İster tribünden olsun, ister olmasın her futbol kulübü taraftarının öyle ya da böyle içinde yaşattığı ortak bir duygu var: Taraf olma. Hem ne demiş ünlü bir düşünür: "Taraf olmayan bertaraf olur" ;)

Bu duygu en çok, sportif başarıın geciktiği dönemlerde veya beklentinin altında elde edilen başarılarda yitiriyor anlamını. Övgünün yerini sövgü alıyor; eli kalem tutanımız gazete köşelerinde, diğerlerimiz kahvehane köşelerinde verip veriştiriyoruz takım yöneticilerine, teknik heyete veya önümüze gelen bir kaç futbolcuya. Taraf olma duygusu, kazanamama duygusuna mağlup oluyor böyle anlarda. Başka tarafa gitmesek/gidemesek de, bulunduğumuz tarafın ıssız bir köşesine atıyoruz kendimizi. Başarıyı sahiplenebildiğimiz kadar, başarısızlığı sahiplenemiyoruz.

Fenerbahçe tribünlerinin belki on yıla yakın süredir sahiplendiği ve kötü zamanlarda taraf olmaktan çıkmayı frenleyen/en aza indiren bir geleneği oluşuyor. "Hep destek, Tam destek". Böyle zamanlarda meydana çıkan inzivaya çekilme duygusuna gem vurmanın sloganlaşmış hali bu... Yürekten söylendiğinde bir tribün sloganından çok daha fazlası. Bu yıl, kim bilir belki de en çok ihtiyacımız olacak slogan..

Yılın Futbolcusu ve Teknik Adamı?

Geçen yıl Messi, ondan önceki yıl CR7 ve bir önceki yıl Kaka almıştı bu prestijli ödülü. Bu yılki adaylar açıklanmış. Liste yukarıda. Bakalım Ballon D'or (Altın Top) kimin olacak.

27 Ekim 2010

Yenge?

Fenerbahçe'nin bir sezonda oynadığı tüm maçların en önemlisi. Rekabet duygusunun taraftarda tavan yaptığı dakikalar.. Fenerbahçe'nin Sportif Direktörü ve en yetkili teknik adamı, hem de şu anda formayı terleten oyunculardan fazlası olan, eksiği olmayan eski bir oyuncusu, Aykut Kocaman, Fenerbahçe'nin kaptanı Alex'i oyundan alıyor. Muhtemelen performansından memnun değil ve geçen haftalardaki Semih değişikliğinin olumlu etkisinin tekerrür edeceğini bekliyor. Belki haklı bir gerekçe belki değil ama maçı tribünde izleyen De Souza yenge, ekranlara yansıyan tepkisinden anlayabildiğim(iz) kadarıyla veryansın ediyor duruma. Şimdi gel de bu durumda taktik dizilişten, çift forvetten, bilmem neden bahset!

Bırakın Alex'i oyundan almayı, Alexsiz alternatifler üzerinde konuşmanın bile tabu olduğu bir ortam yaratıldı Fenerbahçe camiasında. Alexciler ve Alex karşıtları olarak iki grup türeyecek sanırım pek yakında. Kuralları basit bir oyun ancak bu kadar karmaşık hale getirilirdi, onu da biz becerdik. Alex oyundan alınınca büyüklüğünden bir şey kaybetmiyor ama anlamsız ve yersiz tepkiler takıma çok şey kaybettiriyor. Alex Fenerbahçe'ye gelmiş geçmiş en büyük yabancı futbolculardan biridir. İstatistikler de bunu söylüyor zaten. Ama Alex'in üstün performansını gören aynı gözler, Alex'in oyundan da düşebileceğini, Alex'in de kötü günlerinin olabileceğini görebilir pekala.

22 Ekim 2010

Gökhan Gönül

Dörtlü savunmaların kanatlarını koruyan oyuncuların plakası yerliyse bir yerden arıza vermesi beklenirdi hep. Ya güçlü savunmasına karşın zayıf hücum özelliklerine sahip, ya da hücuma çıktıktan sonra geri dönüşlerinde sorun olanlarına rastladık yıllar boyunca. Süratı dudak uçurtsa da sıfıra indiğinde yaptığı ortalara biraz teknik değil de tüm kazmalığını katan ve bu yüzden tribünlerin tepkisini çeken beklerimiz oldu hem kulüplerde hem de a milli takım kadrosunda. Her şeyden öteye ortalama bir performansı olmayan oyunculardan oldular bu mevkinin adamları.

Mevkinin gerektirdiği özelliklerin hemen hepsine en az ortalama düzeyde sahip, işini hep iyi yapmaya çalışan, o mevkide yerli oyuncuların da var olabileceğinin sinyallerini veren Gökhan Gönül çıktı piyasaya sonra ve Fenerbahçe ne kadar isabetli bir transfer yaptığını çok geçmeden anlamış oldu. Şampiyonlar Liginde çeyrek final oynadığımız sene Uğur Boral ve Gökhan Gönül ikilisinin özellikle Sevilla maçlarında kanatların altını üstüne getirmeleri tur atlamızla eşdeğer ölçüde sevindirmişti beni. O üst düzey ve peşpeşe süren form grafiği bir daha aynı derecede olmadıysa sanırım bunda en çok sakatlığının ve sakatlığına rağmen yaptığı fedakarlıkların etkisi
var..

Her ne kadar bünyesi futbol endüstrisi tarafından kullanılmaya, menajer tayfası tarafından sömürülmeye müsait gibi görünmese de, anlamakta her zaman güçlük çektiğim Aziz Yıldırım Yönetiminin transfer politikalarının bir kurbanı olacağından en çok koktuğum oyuncu Gökhan Gönül'dür. Öyle sanıyorum ki sözleşmesi 2011 başlarında bitiyor ve yine öyle sanıyorum ki Fenerbahçe ile sözleşme yenilememek için hiç bir nedeni yok Gökhan Gönül'ün. Umarım bu sözleşme sonunda veya bir sonrakinde başka şeylerin kurbanı olmaz ve eğer Avrupa'da oynamam derse Fenerbahçe'den emekliye ayırır kendini. Amatör görünümlü profesyonel duruşa sahip, insanda Anadolunun bağrından kopup gelmiş hissi uyandıran Gökhan'ı kaybetmeyi kim ister ki?

16 Ekim 2010

Şampiyon kaldığı yerden devam etmeli

Geçtiğimiz sezonun şampiyonu Fenerbahçe Ülker Banvit deplasmanıyla TBL'ye merhaba diyecek pazar günü. İlk maçı Tanjeviç için oynasınlar, lige galibiyetle başlasınlar ve kupayla bitirsinler istiyor gönül. Hem güzel insan Tanjeviç'e moral olsun hem de Fenerbahçe'nin basketbolda emin ellerde olduğunu bir hissedelim.
Haydi hayırlısı...